Serbest Atış

2013-14 SEZONU FORMA İSTATİSTİKLERİ
13.06.2014

Şampiyonlukla sonuçlanan sezonlar sonunda yazı yazmanın keyfi bir başka oluyor. Sezon başında lansmana çıktığında beğenmediğiniz tasarımları eleştiremiyorsunuz tam tersine onları totem haline getirmiş bile olabiliyorsunuz.

Bunun en güzel örneği de Taraftarın Gücü forma! Hatırlarsınız ben de dahil neredeyse herkes ilk gördüğü andan itibaren tepki göstermişti bu formaya. Fikir ve içerik olarak güzel olsa da başarısız bir uygulama ile oldukça zevksiz bir tasarım olduğunu belirtmiştik. Zaten bunun yönetim ve teknik heyet de farkına varmış olacak ki sezon boyu sadece 3 maçta giyildi. Ancak gelin görün ki eleştiremiyoruz niye giyildi diye çünkü bu forma ile çıkılan tüm maçları kazandı takımımız. Hem de öyle böyle kazanmak değil. Elazığ ve Akhisar’ı 4-0, Bursaspor’u ise son saniye golü ile 3-2 yendik. Maç başına 3,7 gol ortalaması ve Bursa maçını çeviren gol ile Taraftarın Gücü forma bu sezonun totem forması oldu.

Girişi Taraftarın Gücü forma üzerinden yapmış oldum, biraz da genele bakalım ve rakamlarla oynayalım bakalım;

Hatırlarsınız, 2012-13 sezonunda lig, Avrupa, Türkiye Kupası derken takım sezonu toplamda 64 maç ile tamamlamıştı. Bu sezon Avrupa Kupalarında olunmaması, Türkiye Kupası’ndan da erken elenilmesi sebebi ile bu rakam 40’ta kaldı. 40 maçta toplam 79 gol atarken kalemizde 43 gol gördük. Maç başına neredeyse 2 gol atıp 1 gol yemiş olduk. Peki bize şampiyonluğu getiren bu performansın formalarımız tarafındaki etkisi nasıl oldu?

Her zaman olduğu gibi Çubuklu forma en çok giyilen formamız oldu tabi ki. 40 maçın 25’ine Çubuklu ile çıktık. 2012-13 sezonunda %73 olan Çubuklu giyme oranı 2013-14 sezonunda %63’e gerilemiş oldu. Beyaz forma ise önceki sezona göre daha fazla tercih edildi. 40 maçın 12’sine beyaz forma ile çıktık.

Çubuklu, giyildiği 25 maçın 12’sinde lacivert, 13’ünde ise beyaz şort ile kombine edildi. Şahsi fikrim Çubuklu’nun klasik bir şekilde her zaman beyaz şort ve çorap ile giyilmesi gerektiği yönünde. Lacivert şort ile giyilecek ise neden ayrıca bir de lacivert deplasman forması yapılıyor anlam veremiyorum. Ama bazı durumlarda da zaruri olarak lacivert şort ile giyilebiliyor tabi, mesela deplasmandaki Galatasaray maçlarında rakibin de beyaz şort tercih etmesi sebebi ile mecburen lacivert şort giyiyoruz uzun yıllardır.

Çubuklu forma ile çıkılan 25 maçın 15’inde galip gelirken toplamda 49 gol atıp 25 gol yedik. Çubuklu ile 5 maç berabere 5 maç ise mağlubiyet ile sonuçlandı. Bunun yanı sıra beyaz formamız ise toplamda 12 defa tercih edilirken alınan galibiyet sayısı 6, mağlubiyet 5 ve beraberlik ise 1.Önceki sezon beyaz formanın lacivert şort ve çorap ile kombine edilmesine tanık olmuştuk ve çok olumlu tepkiler alınmıştı ama bu sezon standardın dışına çıkılmadı bu anlamda.

Kaleci formalarına gelecek olursak; sarı, gri ve lacivert olarak tasarlanan 3 kaleci formasının en çok tercih edileni 40 maçın yarısında giyilen sarı forma oldu. Kalecilerimiz en iyi performansı, maç başına 0,8 gol yeme ortalaması ile 13 resmi maçta kullanılan gri forma ile gösterdi. En kötü performans ise 7 maçta giyilerek en az tercih edilen lacivert forma oldu. Bu 7 maçta kalecilerim 12 gol gördü kalelerinde.

Bunca gereksiz bilgi bombardımanından sonra bu yazıyı okuyup zaman ayıran herkese teşekkürü bir borç bilir, bir başka yazıda görüşmek üzere iyi günler dilerim…








YENİ FORMA SPONSORUMUZ KİM OLACAK? 
22.10.2013


Bir çoğumuzun bildiği gibi, futbol şubesinin Adidas ile olan forma sponsorluğu anlaşması bu sezon sonunda bitiyor. Bu durum, endüstriyelleşen futbolun Türkiye’deki önde gelen temsilcilerinden olan Fenerbahçe’nin ilgi odağı haline gelmesine sebep olmakta. Peki ne olacak bu durumun sonu? Adidas gidiyor, başka bir marka mı geliyor yoksa gelenek devam mı edecek? Bu konuda yaptığım araştırmalar ve yorumlarım ile konuya biraz ışık tutmak istedim.

Şüphesiz Adidas uzun yıllardır artık bir gelenek haline gelmiş olan Fenerbahçe birlikteliğini devam ettirmek isteğinde. Bunun birçok sebebi var ve bunların çoğu tamamen duygusal (?) Firmalar için satışın en önemli etkeni dağıtım kanallarının yaygınlığıdır. Adidas Türkiye genelindeki yaygın mağaza ağı ile zaten geniş bir kitleye hitap edebiliyor ama bunun üzerine Fenerium’un her geçen gün artan mağaza sayısı da eklenince işler üretici firma açısından oldukça kolaylaşıyor. Bunun yanında diğer bir konu ise hitap edilen kitlenin niteliği. Kim ne derse desin Fenerbahçe taraftarı maddi anlamda kulübüne en çok sahip çıkan taraftarların başında geliyor. Şike sürecinde bile sadece 1 günde, 1 milyon TL ciro yaptırabilen bir kitleden bahsediyoruz. Fenerbahçe çuval üretse alıp giyecek insanlar tanıyorum. Pek tabi bu, hiçbir firmanın kaybetmek istemeyeceği bir potansiyeldir.



Bütün bunlar işin maddi boyutu ile ilgili göz ardı edilemeyecek etkenler. Ancak Fenerbahçe-Adidas ilişkisinde yıllardan beri süre gelen ilişkilerin de önemli bir etkisi var. Adidas Türkiye Eski Genel Müdürü Haluk Özmutlu’nun yönetim ile her zaman iyi ilişkiler içerisinde olduğu biliniyor. Öyle ki forma haricindeki tüm ürünlerin Fenerium tarafından üretilmesi talep edildiğinde kopma noktasına gelen ilişkilerin devam etmesi ve kararın Fenerbahçe’nin isteği doğrultusunda verilmesinde kendisinin payı büyüktür. Kaldı ki böyle bir uygulamanın dünyada başka bir örneği de yoktur. Keza; 2007-08 sezonu Kuruluş Forma’daki Adidas logosu ve 3 çizgi detaylarının belli olmayacak şekilde sarı olmasına, Adidas genel merkezinden gelen tepkilere rağmen Avrupa maçları dışında dokunulmamıştır.



Gelelim biraz da duyumlara…

Adidas ile ilgili gelen duyumlara göre yeniden anlaşma sürecinde masaya yatırılan maddi konular dışında Adidas’ın öne sürdüğü bir başka koz da şike süreciymiş. Normal şartlarda böyle bir durumda sponsorların kulüpten desteğini çekebileceğini ama Adidas’ın bunu yapmadığını, buna karşılık sözleşme yenilenmesi konusunda ahde vefa beklediklerini iletmişler. Haluk Özmutlu’nun Adidas’taki görevinden ayrılması ve yerine Eduard Massier’in geçmesi sonrası firmaya yerleşmiş görünen Avrupalı kafası ile öne sürülmüş bir tez gibi görünse de Fenerbahçe tarafında pek kabul görmemişe benziyor. Abdullah Kiğılı’nın geçtiğimiz haftalarda bir kanalda yaptığı açıklamalar da bunu kanıtlıyor.

Kiğılı TV’de forma sponsorluğu konusunda birkaç firma ile görüştüklerini açıkça belirtmiş ve hatta rakam bile telaffuz etmişti. Demek oluyor ki işin boyutu duygusallıktan çıkmış ve tamamen maddi beklentilerin karşılanmasına odaklanılmış. Yapılan bu açıklamalar da pazarlıkları kızıştırma çalışmasından başka bir şey değildi.

Abdullah Kiğılı’dan konu açılmışken, kendisi ile ilgili de birkaç konuya değinelim. Bir sonraki yönetimde olmayacağını açıklamış olması ve bu sezon formaları konusunda aldığı tepkiler kendisinden duymaya alışkın olmadığımız derecede profesyonelce açıklamaları yapmasına sebep olmuş gibi görünüyor. Tepkiler dedim, çünkü formalar ile ilgili gerçekten büyük bir tepki oldu ve bu kendisinin de kulağına gitti, gitmeseydi bile satış rakamları her şeyi anlatıyor. Çubuklu formadaki göz yorucu geçişler, beyaz formanın kollarındaki anlamsız desenler, her ne kadar çok anlamlı olsa da uygulama ve özensizlik sebebi ile beğenilmeyen lacivert forma, taraftarın son birkaç sezondur zorlanan sabrını taşırmaya yetti.



Tüm platformlarda ısrarla, taraftarın artık eskisi gibi gerçek bir çubuklu istediğini belirtsek de, çubuklarda renk geçişleri, resimler istemediğimizi söylesek de dinletemedik. Sayın Kiğılı ve ekibi bildiğini okumaya devam etti ve hiç istemediğimiz şekilde satış rakamları bundan çok olumsuz etkilendi. Benim gibi her yıl en az 2 forma alan birçok insanın bu sezon 1 tane bile almadığını görüyorum. İşte bu son hüsran belki de Abdullah Kiğılı’nın artık yönetimde olmama kararında etkili oldu. Kendisinden sonra geleceklere de olumsuz bir tablo bırakmak istemiyor olsa gerek, yeni sponsorluk anlaşması konusunda profesyonelce davrandığını görüyoruz.
Peki süreç nasıl gidiyor? Sayın Kiğılı katıldığı televizyon programında anlaşma 15 gün içerisinde netleşir demesinin üzerinden neredeyse 1 ay geçmesine rağmen henüz bir ses seda yok. Gelen duyumlar ise ibrenin Nike’a daha yakın olduğu yönünde.

Nike, Türkiye pazarındaki en büyük işini 2 sene önce Galatasaray’a, hem de Adidas ile sözleşmesi devam ederken yaklaşık 1 milyon dolarlık tazminatı ödeyerek sponsor olarak gerçekleştirdi ve bunun da meyvelerini fazlası ile toplamakta. GS Store’larda alışık olmadığımız kadar fazla ürün çeşitliliği Nike sayesinde sağlandı ve yüksek cirolar ile Nike ödediği paraların karşılığını aldı. Galatasaray taraftarında önceki dönemlerde yerleşmemiş olan lisanslı ürün kültürünün de hızla arttığını görüyoruz.

Bu açıdan bakıldığında ve Galatasaray ile kıyaslandığında Fenerbahçe sponsorluğu Nike için çok daha cazip bir pazar olarak görünüyor. Bu sebeple olsa gerek telaffuz edilen rakamlar 4-5 milyon dolarlara dayanmış durumda. Nike bu miktarları ödemeye razı görünüyor ancak bu kez anlaşma başka bir konuda tıkanıyor. Fenerium tarafından üretilen kamp ve antreman ekipmanları. Nike bunu kesinlikle istemiyor, çünkü 5 milyon dolar verecekler ise sadece forma satışı değil, t-shirt, eşofman, şapka, çanta gibi birçok ürün daha satış yapmaları gerektiğini savunuyorlar. Haksız da sayılmazlar, bu paraların karşılığını sadece forma satışı ile çıkarmaları zor.

Öte yandan Fenerium’un bu konuda ısrarcı olması da başka bir tartışma konusu. Taraftarın şimdiye kadar bu ürünlerden, istediği kaliteyi, şıklığı bulamamış olması çoğu kez birçok platformda gündeme gelmiş bir konu. Taraftarın genelindeki görüş forma sponsorunun kamp ve antreman ekipmanlarını da üretmesi gerektiği yönünde. Haksız da sayılmazlar, Fenerium üretimi ile satıştan elde edilen gelir tamamen kulübe kalıyor olabilir ama satış rakamlarının çok yüksek olduğu söylenemez. Öte yandan belki bu ürünler Adidas tarafında üretilmiş olsa, daha çok satılacak, daha az pay alınmasına karşın sürümden kazanılacak. Bu noktada önemli bir karar verilmesi gerekiyor. Belki de şöyle düşünmek lazım; koskoca Barça, Manu, Milan gibi takımlar kendi ekipmanlarını üretemiyor da mı Nike’a Adidas’a mahkum kalmışlar ve satışlardan paylarını alıp çekiliyorlar, yoksa Fenerium’un kamp ekipmanlarını üreterek attığı taş, ürküttüğü kuşa değiyor mu?

Peki taraftar ne istiyor?

Öncelikle istenen artık sadece ve sadece sadelik. Cafcaflı desenler, gölgeler, resimler, bunlar güzeldi bir zamanlar ama artık geçti. Yüzyıl Altın formadaki tarihi yansıtan resimler, antrasit formadaki logo, Gölge Kanarya’daki gözler… Bu formaların başarısını ve güzelliğini kimse inkar edemez ancak belki garip ama formalarda da bir moda var ve takip edilmesi gerekiyor. Bugün güzel dediğimiz birçok takımın formasının ufak detaylar ile işlenmiş temelde sade formalar olduğunu görüyoruz. Özellikle de bizim gibi Çubuklu kültürüne sahip takımların formalarının özünü yansıtan formalar giymesidir önemli olan. Çubuklarla ne kadar oynarsan o forma özünden kopar, ruhu yansıtamaz hale gelir. Bu konu ile ilgili blogda uzun uzaya bir yazı yazmıştım, o yüzden daha fazla detaya girmeyeceğim, okumayan varsa önceki yazılarıma göz atabilir.

Taraftar, en büyük beklentisi olan bu Gerçek Çubuklu hayalini gerçekleştirebilecek firmanın ise Nike olduğunu düşünüyor gibi. Forumlarda sıkça dile getirilen bu görüşü blogdaki anket de destekliyor. Oylamada %68 ile Nike ilk sırada yer alırken Adidas %22 oy aldı. Sebebi ise aslında açık, Adidas’ın düz renk kol uygulaması ve omuzlardaki 3 şerit bir yanda, klasik çubuklu görüntüsüne yakın sade Nike tasarımları diğer yanda. Tercih yapmak ise kolay tabi tercih taraftara kalırsa.



Aslında tasarım ile ilgili tüm suçu Adidas’a yüklemek çok doğru olmaz çünkü asıl desenlerin Fenerium tasarım ekibi tarafından oluşturulduğunu, Adidas’ın ise bunları kendi kalıplarına adapte ettiğini biliyoruz. 100. Yıl çubuklu formasını da yapan Adidas idi, unutmamak lazım. Yani belki de sponsor firmadan önce tasarımı yapanların biraz değişikliğe, sadeliğe açık olması gerekiyordur.

Neticede, anlaşma nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, ister Adidas ile devam edilsin ister Nike ya da başka bir markaya geçilsin, öncelikle kulübün menfaatleri doğrultusunda bir anlaşma yapılsın sonra ise taraftarın özellikle Çubuklu forma ile ilgili beklentileri, özlemleri göz önünde bulundurulsun, bize yeter…





İSTATİSTİKLER İLE 2012-13 SEZONU
24.06.2013


Tekrar merhaba arkadaşlar. Sezonun devre arasında da yayınladığım gibi, formalarımızın sezon istatistikleri ile yeniden karşınızdayım.

2012-13 sezonunu kısaca özetlemek gerekirse en başta çok yoğun geçtiğini söylemek lazım heralde. Takımımız neredeyse bir NBA takımı gibi 3 günde bir maç yaparak sezonu toplamda 64 resmi müsabaka oynayarak tamamladı. 3 kulvarda sonuna kadar mücadele edilmesi sonucu böyle bir yoğun fikstür ile karşılaştık ama sonucunu da Türkiye Kupası’nı kazanıp, Avrupa Ligi’nde yarı final oynayarak ve Süper Ligi 2. sırada tamamlayarak aldık.

Genel olarak rakamlardan bahsedecek olursak; Fenerbahçe 64 resmi maçın 34’ünde galip gelerek %53’lük bir galibiyet oranı elde etti. 16 beraberlik ve 14 de mağlubiyet alındı. Tüm resmi maçlarda 103 gol atıp 66 gol yenirken maç başına 1.6 gol atma ve 1 gol yeme istatistikleri ortaya çıktı.

Gelelim bu istatistiklerin bizi –formaseverleri J- ilgilendiren kısmına.


Öncelikle hep bahsettiğim forma adedi konusuna değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi bazı sezonlarda futbol takımı için 4 farklı forma üretiliyor ve bu formalardan en az ikisi o kadar az giyiliyor ki hem boşuna bir emek harcanmış hem de gereksiz bir renk cümbüşü yaratılmış oluyordu. Biten sezonda ise 3 forma kullanıldı. Klasik Çubuklu-Arma (Beyaz)-Gölge Kanarya. Sezon başında forma tanıtımı yapıldığında şüphesiz en beğenilen ve ilgi çeken forma Gölge Kanarya idi. Sezon içerisindeki satışlarda da hep bu formanın ileride gittiğini duyduk. Ancak gelin görün ki, futbol takımı tarafından en az giyilen forma bu oldu. 64 resmi maçın sadece 5’inde Gölge Kanarya forma giyildi. Arma forma 12 maçta giyilirken Klasik Çubuklu doğal olarak en çok giyilen formamız oldu, 47 kez. Görüldüğü gibi 3 forma üretilen sezonlarda dahi alternatif formalarımız oldukça az giyiliyor ki bu da 4 farklı forma üretmenin gereksizliğini kanıtlıyor. Önümüzdeki sezon için gelen duyumlar arasında yine 4 forma söylentisi olduğu için vurgulamak istedim.

Kaleciler için ise mavi, siyah ve beyaz olmak üzere 3 çeşit forma kullanıldı. Bunların içerisinde üvey evlat muamelesi gören ise Gölge Kanarya gibi sadece 5 maçta giyilen beyaz kaleci forması oldu. Çubuklu altına beyaz şort-çorap kombinasyonunun sıkça kullanılması ve karışıklık olmaması için beyaz kaleci formasına hakemlerin izin vermemesi bu formanın az giyilmiş olmasının sebebi olabilir. Siyah kaleci forması 19 kez giyilirken en çok kullanılan ise 40 maçta giyilen mavi kaleci forması oldu. Bunda kalecilerin tercihinin de etkisi var ise özellikle Volkan mavi rengi çok seviyor demektir. Ligin 2. yarısının sonlarına doğru 14 maç arka arkaya mavi kaleci forması giyildiğini görüyoruz.
Resmi maçların %73’ünde giyilen Klasik Çubuklu formanın takım için bir ritüel olması yanı sıra totem özelliği de olduğunu düşünüyorum. Farklı renkteki formalar şimdiye kadar takıma çok iyi gelmemiştir ve hatta önceki sezonlarda kullanılan turkuaz, yeşil gibi renkteki formalar uğursuz bile ilan edilmiştir. Ancak bu sezon durum biraz farklıydı. Çubuklu ile çıkılan maçların %55’inde galibiyet alınırken Arma Forma ile çıkılan maçlarda takım daha iyi bir performans sergiledi. 12 maçta 7 galibiyet ile %58’lik bir oran yakalandı Arma Forma ile. Genel galibiyet oranın %53 olduğunu düşünürsek iyi bir rakam. Ortalamanın altında kalan ise Gölge Kanarya oluyor, 5 maçta sadece 1 galibiyet ve 1 beraberlik alınabilmiş. Bu açıdan bakıldığında sezonun uğursuzu diyebiliriz.  

Türkiye Kupası macerasında Fenerbahçe toplam 11 maça çıktı ve kupaya giden yolda Çubuklu dışında hiçbir forma giyilmemiş olması ise ilginçti. Belki de gerçekten bir totem var ortada. Ligde ise 34 maçın 27’sinde Çubuklu giyildi. Kalan 7 maçta farklı forma giymemiş olsak belki ligde de şampiyon olacaktık J
Çubuklu ile çıkılan 47 resmi maçın 15’inde klasik beyaz şort-çorap kombinasyonu yerine lacivert şort-çorap giyilmek zorunda kalındı. Bunda genel olarak karşı takımın giyeceği formanın beyaz ağırlıklı olması etkiliydi. Bu kombinasyonun yaradığını söylemek zor, 15 maçta 6 galibiyet alınabildi.

Çubuklu’nun başarısının gol ortalamaları ile de desteklendiğini görüyoruz. Atılan 103 golün 84’ü Çubuklu forma giyilen maçlarda kaydedilirken maç başı gol ortalaması 1,8 olarak ortaya çıkıyor. Sezonun genel gol atma ortalamasının 1,6 olduğunu yukarıda belirtmiştim ve bu oranın Çubuklu sayesinde yükseldiğini görüyoruz. Gölge Kanarya giyildiği 5 maçta 7 gol kaydedilirken ortalamanın 1,4, Arma formada ise 1 olduğu görülüyor. Gölge Kanarya ile çıkılan deplasmandaki Vaslui maçından Fenerbahçe’nin 4-1’lik galibiyetle ayrılmış olması ortalamayı yükseltiyor bu forma için.
Yenilen gol ortalamasında da Gölge Kanarya göze çarpıyor, genel ortalamada maç başı 1 gol yenilmiş iken, bu forma ile çıkılan maçlarda ortalama maç başı 1,8 gol yenmiş. Sahamızda 3-0 kaybedilen Mönchengladbach maçı bu istatistikte etkili olmakta. En iyi defansif performansı Arma Forma ile göstermiş olan takımımızın 12 maçta 8 gol yediğini görüyoruz; maç başına 0,7 gol yenmiş. Çubuklu ile ise 47 maçta 49 gol yenilmiş.
Bakalım gelecek sezon bize nasıl formalar ve nasıl rakamlar getirecek.

 


HATIRA T-SHIRTLER
13.05.2013


Artık ritüel haline geldi, her derbiden sonra bir t-shirt görür olduk. Bu sadece bize has değil tabiki, her kulüp bunu yapıyor. O hatırası, bu hatırası, en ucuz beyaz t-shirt'ün üstüne bas sloganı, ver coşkuyu sat 30-40 liraya. Tabi alan olursa, şahsen ben etrafımda şimdiye kadar alan hiç görmedim, çünkü gerçekten alınası ürünler değiller.

Artık biraz bu zihniyeti değiştirmenin zamanı gelmedi mi? Tamam güzel galibiyetleri ölümsüzleştirelim ama ürünleri biraz farklılaştırıp daha ilgi çekici tasarımlar yapılsa bence daha güzel olur.


Misal, dünkü galibiyetin en ilginç ve unutulmayacak anlarından birisi, Mehmet Topal'ın kırmızı kart sonrası kaleye geçmesiydi. Böyle durumlarda kaleye geçen oyuncuya kalecilerden birinin forması verilir ve isim-numara karışıklığı olmaması açısından ters çevrilerek giydirilir. Dün de öyle oldu ve Topal siyah kaleci kazağını üstüne geçirdi.


Bu bağlamda ben de naçizane bir tasarım yaptım, formanın ters çevrilmiş halini andıran dizaynın arkasında da M. Topal'ın numarasını 1 olarak ekledim. Yorum ve beğeni sizin, ama üzerine slogan basılmış düz beyaz bir t-shirtten daha ilginç oldu bence :)


2014 FORMA SIZINTILARI (?)
05.05.2013

Fake mi değil mi? Yorum sizin...



ADIDAS'TAN NOSTALJİ RÜZGARLARI
06.02.2013

Marsilya forma konusunda gerek muhteşem tasarımları gerekse yenilikleri ile her zaman Avrupa'nın hatta Dünya'nın başı çeken kulübü olmuştur. Baklava desenli formaları hem çok şık hem de alanında bir ilkti mesela. Bunun gibi birçok Marsilya forması örneği verilebilir.


Bu seferki süprizleri ise nostaljik bir forma ile oldu. 1993 yılında giyilen formayı aslına sadık kalarak tekrar satışa sunmuşlar. Muhtemelen maçlarda giyilmeyecek ama eminim taraftarlar tarafından çok rağbet görecektir. Çünkü bu forma ile Marsilya, o sene isim değişikliğine giderek adı Şampiyonlar Ligi olan kupanın ilk sahibi olmuştu.


Tasarımında 92-93 yıllarında Adidas'ın birçok kulübe uyguladığı kalıp kullanılmış Marsilya'ya da. O dönemin formalarına bakacak olursak, Bayern Münih, Arsenal, Liverpool, İsveç Milli Takımı hatta Fenerbahçe ve Trabzonspor'un da bu ve benzer tasarımlar kullanılmış formalar giydiğini görüyoruz bu dönemde.


Yukarıdaki resimde de görüleceği gibi o sene biz de benzer bir beyaz forma giymişiz. Belki o sene şampiyonluk kupası kaldıramadık ama eminim Adidas o formayı tekrar üretse ve Fenerium'lardan satışa çıksa oldukça yüksek bir satış rakamına ulaşacaktır. Ben hemen alırım mesela...

 
TARAFTAR NE İSTER?
20.12.2012


Başlık romantik-komedi bir film adı gibi oldu ama başka birşey bulamadım açıkçası. Konu ise yine uzun zamandır içimi kemiren bir sıkıntım. Şöyle ki; taraftar tuttuğu takımın ne giyeceğine karar veremez mi? Yani 3-4 formanın en azından birinin nasıl olacağına taraftar karar verse, oylama yapılsa sonra da seçtiğimiz formayı alıp üstümüze geçirsek, çok mu zor?


Bunu yurtdışında birçok takım uyguluyor aslında. Şuan bile birkaç takım internet üzerinden açtıklar anketler ile taraftarlarının beğenisine sundukları formaları oylatıyorlar ve gelecek sezon en çok oy alan formayı üretecekler. Hatta tasarımlarını taraftarların yaptıkları formalar bile olabiliyor bu oylamalar içerisinde.


Fikir vermesi açısından şuan devam etmekte olan anketlerden örnek resimler de ekledim yazıya. Halihazırda forumlarda, sosyal medyada benim gibi birçok kişinin amatör tasarımları dolanıyor ve artık gerçekten güzel işler, yeni fikirler çıkıyor bunu görüyoruz. (kendim için söylemiyorum :) ) Bence bizde de artık bu yönteme başvurulmalı, hem taraftarın nabzı tutulup görmek istediği şeyler hayata geçirilmeli hem de amatör tasarımcılara şans verilmeli.




RONALDINHO'NUN FORMA KOLLEKSİYONU
19.12.2012


Her profesyonel futbolcunun vardır heralde böyle bir kolleksiyonu. Ama bu adamınki bir başka olmuş gerçekten.  Bir kere kariyerinin ilk yıllarından itibaren başlamış saklamaya, en üstte Gremio, onun altındaki sırada 21 numaralı PSG formaları görünüyor.  Ve sonra Barça, Milan, Flamengo, Mineiro…




Güzel olan; adam her sezonun tüm formalarını saklamış, sadece bir tane değil. İç saha, deplasman hatta hatıra forması bile var bir tane.  Üstten 4. Sırada en sağdaki siyah beyaz forma; Nike’ın sponsoru olduğu birçok kulüp ve milli takıma tasarladığı ırkçılığa karşı mesaj içeren bir forma, maçlarda giyilmedi hiç diye biliyorum. Milli takım formalarını da ihmal etmemiş aynı şekilde, her sezondan ikişer tane…




Gönül isterdi ki bu kolleksiyonun içerisinde, şöyle Milan’dan sonra Flamengo’dan önce bir sarı-laci çubuklu olsun ama kısmet işte J Ronnie ülkesine dönmeyi tercih etti…
 

GERÇEK ÇUBUKLU, RENKLER, TASARIM VE ADIDAS SORUNSALI
04.10.2012

Uzun zamandır, hatta yıllardır içime dert olan ve son birkaç sezondur ortaya çıkan sonuçlardan sonra bıçağın kemiğe dayandığı bir konudan bahsedeceğim size. Eminim formalar ile ilgili herkesin de dikkatini cezbeden bir konudur bu. Olayı şöyle özetleyebilirim aslında, Gerçek Çubuklu,renkler, tasarım ve Adidas sorunsalı…

Bahsettiğim sorunsalı açıklamak gerekirse; öncelikle Efsane Çubuklu kavramımızdan başlamalıyım heralde. Nedir Efsane Çubuklu? Tarihtir, semboldür, başarıdır, asalettir vs… Evet bunların hepsi doğrudur ama aslolan öğeleri vardır. Mesela geçmişi yansıtmak, özünü korumak, orjinaline sağdık kalmak. Gerektiğinde endüstriyelleşen futbola, pazarlama kaygılarına, spor modasına bile karşı durarak hazırlamalısınız ki o çubukluyu, sahaya çıkan 11 kişiyi gördüğümüzde Cihat’ı, Can’ı Lefter’i görmüş gibi olalım. O zaman çok başka bir heyecanla gider Fenerium’a üstümüze geçirir çıkarız gerçek çubuklularımızı.

Peki o ‘’Gerçek Çubuklu’’ nedir?




Bir kere; bizim çubuklumuzun renkleri nettir, sarısı sarı, laciverti laciverttir, öyle alacalı bulacalı maviler, resimler, desenler yoktur  orasında burasında. Özellikle son yazdıklarımın altını çizmek isterim zira desenli, resimli forma modasına uydurulmamış bir çubuklumuz kalmıştı ki o da oldu bu sezon. -Göğüs bölgesinde bir Türkiye haritası ve ortasından ışık çıkan Fenerbahçe logosu- Tamam, anlamlı ve önemli detaylar olabilir ama bırakın onu alternatif formalar üzerinde görelim, değişik bir tat olsun o da ikinci ya da üçüncü forma olarak. Ama çubukluya dokunmayın, o sade olduğu için fazlasıyla güzel, çubuklu olduğu için yeterince anlamlı zaten.



Bir de çubuklardaki o renk geçişleri olayı var can sıkan. Retro ile günümüz Fenerbahçe lacivertinin bir araya gelişi olarak açıklanıyor ve son iki sezondur da uygulanıyor ama eminim ki sadece benim değil birçok insanın da gözünü tırmalıyor. Kaldı ki retro olan laciverttir zaten kop koyu olan. Çocukken hatırlıyorum da babamın aldığı 9 numaralı örme formamın sarısı tok, laciverti ise siyaha yakındı. Retro olarak adlandırdığımız o dönemlerde böyle bir mavimsi lacivert kullanıldığını hatırlamıyorum ben. 90’ların sonu 2000’lerin başında lacivert yerine mavi kullanılan formalarımız çok oldu ve bence bir hataydı bu ama o da 2003’te tescillenen ve formalarda kullanılmaya başlanan sarı-laci ile son buldu.

İkincisi; tamamen çubukludur Gerçek Çubuklu. Önü, arkası ve en önemlisi kolları. Burada kollara dikkat çekmek isterim zira özellikle Adidas ve o vazgeçilmez omuzdaki 3 çizgi uygulaması yüzünden kolları da çubuklu formaya tam anlamı ile hasret kaldık. Oysaki Fenerium’un taraftar için ürettiği Lefter formaları ne de güzel görünüyor tamamen çubuklu olunca. Ama Adidas kendi kalıpları dışına çıkmadığı ve omuzlardaki 3 çizgiden vazgeçmediği için yıllardır düz kollu ve lacivert ağırlıklı formalar üretiyor.



Aynı durum Ajax için de söz konusu mesela; onların da forma sponsoru Adidas ve onlar da klasik beyaz üzerine kırmızı kalın bantlı formalarından vazgeçmedikleri için değişik bir çözüm bulmuşlar. Adidas Hollanda Ligi maçları için farklı, Avrupa kupaları maçları için farklı bir forma üretiyor Ajax’a. Düz ve 3 çizgi olmayan klasik formayı lig maçlarında giydirerek gönüllerini hoş ediyor ama Avrupa arenasındaki maçlarda kendi marka kimliğini de yansıtabilmek adına 3 çizgi eklenmiş versiyonlarını giydiriyor. Bu da bir çözüm aslında ve bize de uygulansa bu yöntem tamamen olmasa da tatmin edici olacaktır.
Bir başka çözüm yolu ise -ki bence daha iyi ve kesin çözüm olanı- Adidas’tan vazgeçmek. Bildiğim kadarı ile bu sezon sonunda sözleşme de bitiyor iken, hem bu konulara çözüm olmak hem de değişiklik yaratmak adına farklı bir marka ile anlaşılabilir. Hatta eskiden olduğu gibi Fenerium bile üretebilir tüm ekipmanları. Fenerium’un 2003-04 sezonu için hazırladığı çubuklunun tadı hala damağımızda. Renklerdeki öze dönüşü, kollardaki çubukları ve modern çizgileriyle çok güzel bir çubukluydu bence.

Bir başka alternatif de Nike olabilir. Sözleşme bitiyorken ve böyle bir forma satış potansiyelimiz de varken birçok marka kulübün kapısında yatacaktır eminim. Ama Nike bence beklentileri karşılama adına en isabetli tercih olacaktır. Çünkü Nike’ın tasarımları zaten sade ve çubuklu formaları ise zaten benim yukarıda tarif ettiğim gibi, klasik çubukluya çok yakın. Hiçbir ekleme yapmayıp, standart çubuklu forma modellerini renklerimizde üretip üzerine logo ve reklamı ekleseler bile gayet güzel sonuçlar çıkacaktır bence. Ama Adidas ile yola devam edilecekse de bu omuzlardaki çizgi ve kollardaki çubuklar konusunda orta bir yol bulunmalı.

Üçüncü olarak da forma reklamlarından bahsetmek istiyorum. Futbol endüstriyelleştikçe bu konudaki uygulamalar da değişiyor, bir yandan da kötüleşiyor. Bugün TFF talimatnamesine göre bir takım, göğüs, sırt, kol ve şort olmak üzere formasına 4 farklı reklam alabiliyor. Forma değil reklam tabelası mübarek. Meydana gelen görüntü kirliliği ve çok renkliliği geçtim, taraftar olarak bizler de tabela gibi dolaşmak istemiyoruz. Hep bahsettiğim çubuklunun sadeliği ise hak getire. Aldığı formada reklam olmaması için 20-30 lira, ne gerekiyorsa ödemeye razı birçok insan tanıyorum. Takımın giydiklerinde olmasa bile taraftar formalarında reklam olmaması için böyle bir uygulamaya gidilebilir.
Bu kadar eleştiriden sonra hakkını vermemiz gereken konular da  yok değil. Tüm formaların özellikler son birkaç yıldır çok özenle hazırlandığı, profesyonel ellerden çıktığı ve güzel tasarım ve renkler seçildiği bir gerçek. Bu potansiyeli çubukluyu özüne döndürmek yönünde de kullanırsak tadından yenmez.
Sonuç olarak bence çubuklu formamız daha fazla özünden ayrılmadan gerekli önlemler alınmalı, renkler ile oynanmamalı, desenler ile karışık hale getirilmemeli. En önemlisi belki de; kolları da çubuklu olmalı. İşte o zaman bizim için çok değerli olan, Efsane diyebileceğimiz, Gerçek Çubuklu formamızı yaşatabiliriz…

BARÇA FORMALARI
13.09.2012


Sözlerime bir Barça fanı olarak isyan ederek başlamak istiyorum. Şöyle ki, dünyaca ünlü kulüpsün, her hafta maçını milyonlar izliyor televizyonlardan, markasın artık. O zaman giyimine kuşamına dikkat edeceksin arkadaş. Senin kıyafetin forman, duruşunu, gücünü ilk yansıtacak olan o ama Barcelona bu konuda son birkaç sezondur sınıfta kalmakta kararlı. Geçen sezon ki ince çizgili iç saha formasından tam da kurtulduk derken, PSG vari bir dizayna sahip renk geçişleri olan bir forma ile çıktı bu sefer de karşımıza. Hani, çubuklara noldu? Modern olmak uğruna niye özünden vazgeçer ki takımlar?


 

Hadi iç saha formasına eyvallah diyelim, peki o deplasman forması ne öyle? Turuncu-sarı geçişleri ve Yedigün Portakal kutusunu andıran tasarımı ile beni benden alan forma Osasuna maçında baya bir susamama sebep oldu. Burdan atıp tutması belki kolay diyebilirsiniz ama forma tasarımı bence gerçekten zor bir iş değil. Özünden kopma, sadelikten şaşma yeter. Yazının devamında paylaşacağım kendi forma fikirlerimi de bu doğrultuda değerlendirin ve yorumlarınızı yazın lütfen.

Geçen hafta içerisinde  İspanyol basınına sızan bir bilgiye göre Barça gelecek sezon forma çalışmalarına şimdiden başlamış ve dış saha maçları için Katalunya bayrağı konseptini düşünüyorlarmış. Yukarıda bahsettiğim özünden kopmama olayı bu işte. Fanteziye gerek yok demek ki, istediğinde çok orijinal ve herkes tarafından kabul görecek bir fikir ortaya çıkartabiliyorlarmış. Herkes tarafından kabul gören derken gerçek Barça’lıları kastettim tabi J Katalanlar bu fikre çok sevinmişlerdir eminim. 2 sene önce Barcelona’ya gittiğimde, Nou Camp’ta maç izleme şansını da yakalamıştım ve hem stadı dolduran 80.000 bin kişinin, hem de tüm şehrin Katalan kökenlerine nasıl sahip çıkıp bunu ayrımcılığa dönüştürmeden, gelişmeyi-ilerlemeyi engellemeden özlerini nasıl yaşattıklarını gördüğümde baya şaşırmıştım. Şimdi de bunu takımları ile sahalarda gösterecek olmak fikri beni bile heyecanlandırdı.

Naçizane ben de birkaç tasarım yaptım gelecek sezon için. Bunlardan ilki klasik iç saha; burada madem ortadan geçecek tek kalın bir çubuk kullanılmak isteniyor o zaman böyle olsa daha güzel olmaz mıydı demek istedim aslında. Bir kere çubukta renk geçişi yapıp formadaki bütünlüğü bozmaya gerek yok. İkincisi kalan kısmı tamamen tek renk lacivert yapmaktansa, kollarda bordo kullanarak çubuklu forma etkisi yaratmak daha mantıklı bence. Taktir sizin J
İkinci forma yukarıda da bahsettiğim Katalunya bayrağı modeli. Enine kalın çubuklu ve kollardaki çubuklar Nike’ın bu sezon birçok takıma uyguladığı modellerdeki gibi daha ince. Bence güzel bir görüntü yaratıyor.

Son formada ise nostaljik bir tasarımdan esinlendim. 1995-97 yılları arasında deplasmanlarda giyilmiş olan Kappa’nın ürettiği formanın desenini günümüz tasarımlarına uyarladım. Aslında Barcelona sezonda 2 çeşit forma tasarlayıp gerekirse 3. forma olarak bir sezon önceki deplasman formasını kullanmayı tercih ediyor ama, olur da 3 çeşit forma çıkarsa bu şekilde olması güzel olurdu.
Dipnot: deplasman formaları için neden beyaz forma tasarlamadın diyen olur belki, bilmeyenler için belirteyim; Barça asla, ama asla beyaz forma giymez, formasında beyaz desen bile bulundurmaz. Sebebi malum, beyaz ile özdeşleşmiş bir ezeli rakibiniz var ise bu gayet normal. Tıpkı Fenerbahçe’nin kırmızı Galatasaray’ın da lacivert forma giymeyeceği gibi…

TÜRKİYE'DE FUTBOLUN RENKLERİ, SESLERİ...
11.06.2012

Futbolu seviyoruz, renklere aşığız diyoruz, bazen işe giderken tuttuğumuz takımın renklerinde kravatlar takıyor, arabamızın bile rengini buna göre seçiyoruz belki... 

Ama belki hiç düşünmemişsinizdir şimdi bahsedeceklerim hakkında. Sizin için (biraz da kendi merakımdan tabi) üşenmedim biraz istatistik yaptım. Aşağıdaki resimde ilgili dataları toplu halde görebilirsiniz ama biraz detaya gireyim. Süper Lig, 1, 2 ve 3. liglerdeki tüm takımların forma renklerini derledikten sonra sizin de göreceğiniz gibi Türk futboluna kırmızı ve beyaz renklerin hakim olduğunu görmekteyiz. Tüm liglerdeki takımların %24'ünün forma renklerinde kırmızı, %23'ünde ise beyaz bulunduğu ortaya çıkıyor. Özellikle Süper Lig ve 2. Lig'de her iki takımdan birinde kırmızı renk olduğu görülüyor. 3. Lig'de bu oran daha da fazla. En az tercih edilen renkler ise turuncu ve mor. 

Pasta grafiklerde de görüleceği gibi Bank Asya 1. Lig'de ise farklı olarak beyazdan sonra en çok kullanılan renk yeşil. Karşıyaka, Rizespor, Sakaryaspor ve Konyaspor gibi takımların 2. Lig mücadele veriyor olması bu istatistiği etkileyen en önemli etken. 


BÜYÜTMEK İÇİN RESME TIKLAYIN...

İstatistikleri bitti mi sandınız? Aşağıdaki tabloyu inceleyecek olursanız burada da Süper Lig ve 1. Lig seviyesindeki takımların forma tipleri, sponsorlarının markaları ve reklamları ile ilgili rakamları göreceksiniz. Bu verileri tff.org.tr adresindeki 2011-2012 sezonu forma kataloglarından edindim. Forma çeşitlerinde tüm takımların iç saha formaları olarak bildirdikleri setleri baz aldım. Mesela çubuklu forma her takımda vardır neredeyse ama bazı takımlar için ana formadır bazıları için ise deplasman forması. Örneğin Fenerbahçe'nin 1. formasıdır ama Beşiktaş da hemen hemen her sezon çubuklu çıkarmasına rağmen çok az giyilir.

Bu istatistiklerin sonucunda her iki ligde de çubuklunun en çok kullanılan forma olduğunu görüyoruz. Bursaspor'un Celtic benzeri enine çubuklu forması iç saha forması olarak türünün tek örneği.

Forma reklamlarında ise liglere isimlerini vermiş olan firmaların öne çıktığı görünüyor. Özellikle Anadolu'daki takımların sürekli reklam sponsorları yok, bu sene birçok takım sezona reklamsız formalarla başladı ve ilerleyen haftalarda Süper Lig'deki takımlar Spor-Toto, 1. Lig'dekiler ise Bank Asya reklamlarını formalarında taşımaya başladılar. Bu binevi lig sponsorlarının takımlara kıyağı da oldu. 


BÜYÜTMEK İÇİN RESME TIKLAYIN...

Forma üreticisi firmalar arasında Adidas Süper Lig'de ağırlığını gösteriyor. 1. Lig ise Lescon ve Lotto markaları arasında bölüşülmüş gibi. Yıllardır dizaynlarında değişiklik bile yapmayan bir marka olarak Lotto'nun bu kadar yaygın olması başarı aslında. Lescon ise bir Türk markası olması itibari ile pazardan iyi bir pay almış durumda. Tek Türk markası o değil tabi. Tavşanlı Linyit ve Boluspor sponsoru olan Lig adlı marka ve Göztepe'nin formalarının üreticisi olan kendi markaları Göz Göz de yerli markalardan. Türkiye piyasasında yeni sayılan Nike ise payını her sezon biraz daha arttırmakta. 

İşte bütün bu istatistikler bir araya geldiğinde, Süper Lig ve 1. Lig'leri temsilen formalar olsaydı ve bunlar en çok kullanılan renkler, dizaynlar, markalar ve sponsorlardan oluşsaydı herhalde aşağıdaki gibi olurdu.




LIVERPOOL FORMALARI VE DIRK
06.06.2012

Yeni sezon formalarını tanıtan takımlardan biri de Liverpool oldu. Hep söylediğimiz gibi, bizim dışımızda birçok ülkede takımlar sezon bitimiyle formalarını tanıtıp satışa sunuyorlar.

Liverpool bu sezon Adidas ile biten sözleşmesini yenilemeyerek marjinal bir karar ile çok da tanınmış bir marka olmayan Warrior ile sözleşme yaptı. Geçtiğimiz sezonun ortalarında açıklanan bu anlaşma taraftarlarda da merak uyandırmıştı. Kimdi bu Warrior ve nasıl bir tarzı, kalitesi vardı? Neticede geçtiğimiz hafta internetten Liverpool 2012-13 home forması tanıtıldı. Dümdüz, hiçbir deseni olmayan kırmızı üzeri altın sarısı logo ve yazılar ile donatılmış bir forma çıktı karşımıza.


Birkaç gün önce ise away forma görücüye çıktı. Tanıtım resimlerinde yeni transferimiz Dirk Kuyt'ın da olduğu bu forma ise hayli ilginç tepkiler aldı. Siyah ve gri renklerin hakim olduğu forma daha çok bir dalgıç kostümünü andırdığı ya da Star Trek filmindeki kıyafetlere benzediği şeklinde eleştiriler aldı. Aşağıda verdiğim linkten altındaki yorumları okursanız hayli eğlenceli sohbetler döndüğünü görürsünüz.

http://www.footballshirtculture.com/12/13-kits/liverpool-2012-2013-warrior-away-football-shirt.html

Muhabbetlerin temelini ise Kuyt oluşturuyor. Fenerbahçeli futbolcuyu manken olarak kullanmışlar diyen de var, Star Trek'teki Kaptan Kirk'e benzetip Captain Dirk diyen de...


Velhasıl, forma tasarım işi zor iş, her zaman herkese hitap edemeyebilirsiniz, eleştirilere açık olmalı ve büyük bir takım ile çalışıyorsanız biraz daha özenli olmalısınız. Bu bağlamda Warrior Liverpool formalarında vasatı aşamamış durumda ne yazık ki...


FC PAKHTAKOR
30.05.2012

Özbekistan 1. Liginde mücadele ediyor. Maçlarını başkent Taşkent’te 35.000 kapasiteli Pakhtakor Markaziy Stadı’nda oynuyor. Üst sıralara oynamayı seven bir takım, 1992 yılında kurulan Özbek liginde 8 şampiyonlukları var şimdiye kadar ve şuan 9. haftası oynanan ligde 3. sıradalar. Kadrosundaki 3 yabancıdan biri bir zamanlar Galatasaray forması da giyen Brezilyalı Fabio Pinto.

1979 yılında Dinamo Minsk ile oynayacakları maç için yaptıkları yolculukta 150 yolcusu bulunan uçağın Ukrayna’da düşmesi sonucu, uçaktaki 17 kişilik takım kafilesi de hayatını kaybetmiştir.


Kısaca bilgilerini verdiğim bu kulübün en ilginç özelliği ise uzun süredir Fenerbahçe formalarını kendilerine uyarlayarak maçlara çıkıyor olmaları. Öyle ki renktaşımız olan FC Pakhtakor (Paxtakor diye okunuyormuş) deplasman formaları için de bizim kullandığımız alternatif renkleri tercih etmekte.


Resimlere bakıldığında Fenerbahçe U-18 takımı maçlarından görüntülermiş gibi geliyor ama aslında dünyanın başka bir köşesinde bir kulüp tasarım, renk seçimleri açısından ne kadar doğru işler yapıldığını gösterir şekilde bizi örnek alıyor.


Bence FC Pakhtakor ile kardeş kulüp olmalı, onları buraya davet edip dostluk maçı yapmalıyız. Hatta genç oyuncuları tecrübe kazanması için kiralayabiliriz bile, nasıl olsa renkler bakımından hiç yabancılık çekmeyecekler.


SİYAH ÇORAPLILAR
01.06.2012 (REVİZE)
Zor bir sezon geçirdik, çok yıpratıldık, çok üzüldük, her gün bir daha vurulduk. Sımsıkı kenetlendik, hiç pes etmedik ve doğruluğuna inandığımız gerçekleri sonuna kadar savunduk. Henüz hiçbir şey bitmedi ama dönüp sezona baktığımızda ne kadar doğru bir duruş sergilediğimizi de görüyoruz. Herşeye rağmen son ana kadar şampiyonluğa oynayan, Türkiye Kupası’nı kazanan bir futbol takımımız, 5 ay içerisinde 27 şampiyonluk getiren bir camiamız var.
Gelecek sezon nasıl formalarımız olacağı konusu şuan tamamen bir sır. Sızan hiçbir dedikodu yok ama şahsi fikrim, bu sene başımıza gelenler, yaşadıklarımız ve tepkimiz bir şekilde formalarımıza yansıtılmalı. Ortada bu konu ile ilgili dolanan birçok da fikir var taraftarlar arasında. Benim de tasarım bölümünde göreceksinizdir naçizane önerilerim var. Ama bunlar çok fazla uygulanabilir nitelikte değil tabi.


Ama aklıma başka bir fikir geldi geçen gün; Fenerbahçe tarihinin 1899 yılında kurulan Black Stocking FC’ye dayandığını biliyoruz. Dönemin baskıcı rejimi altında futbol oynayabilmek için hafiyelerin dikkatini çekmemek amaçlı yabancı isim ile kurulmuş bir Türk takımıdır Siyah Çoraplılar. Yani baktığımızda mücadelenin ve baskıya direnişin bir sembolüdür. Tıpkı bugün bizim yaptığımız gibi…
Ayrıca siyah protestonun ve tepkinin de en net göstergesidir.

Bu bahsettiğim konuları birleştirirsek; bence takımın önümüzdeki sezon, formaların altına siyah çorap giyerek çıkması çok manidar olacaktır. Renk uyumu bakımından belki bazı sorunlar yaratabilir ama gözler alışacaktır bir süre sonunda bence. Bu şekilde hem sarı-beyaz kuruluş formasında olduğu gibi tarihimizden bir parçayı günümüze taşımış olur hem de bize yaşatılanlara karşı protestomuzu göstermiş oluruz.

23 yorum:

  1. böyle bir arşiv ciddi bir açıktı internette, ellerine sağlık usta..

    YanıtlaSil
  2. sebulba şunlara yaptığın tasarımları versene ya biz kullanamıyoruz bari onlar kullansın güzelim formaları :D

    YanıtlaSil
  3. siyah konç super bir fikir, mutlaka hayata gecirilmeli

    YanıtlaSil
  4. dostum forma meraklısı bir galatasaraylıyım.. böyle bir sitenin varlığı arşiv ve geleceğe yatırım anlamında çok önemli.. emeğine sağlık, takip etmeyi sürdürücem =)

    YanıtlaSil
  5. bence umbro çok güzel formalar yapıyor, çok sade ve geleneksel.

    YanıtlaSil
  6. galiba büyük firmalarla (nike, adidas, umbro, lotto vs.)
    forma sponsorımuz hep adidas olmuş

    YanıtlaSil
  7. Beyaz kaleci formasinin giyildigi sayida yanlislik var spartak moskova deplasmani disinda hicbir avrupa macinda giyilmedi 2 kez de ligde olmak uzere totalde 3 kere giyildi o forma

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. doğru, o maçta mavi giyilmiş. teşekkürler, düzeltiyorum datayı

      Sil
  8. Ağabey beni blogta bir konu var.http://tamcubuklu.blogspot.com/2013/02/ikinci-yarida-giyilmesi-gereken-formalar.html İşte bu bunu blogunda paylaşabilirsin.

    YanıtlaSil
  9. Elinize sağlık, gerçekten çok emek var üzerinde, harika bir blog olmuş. Antu da gördüm ve geldim, 1 saattir de okuyorum nerdeyse, tekrar elinize sağlık :)

    Bende Deportivo Türkiye adına bir blog açtım, yeni sezon formalarının resimlerini yayınladılar, belki ilginizi çeker diye düşündüm..

    http://deportivotr.blogspot.com/2013/04/deportivo-yeni-sezon-formalar.html

    ImHoTeP1907

    YanıtlaSil
  10. Bence yeni formalar fake değil :)

    YanıtlaSil
  11. Yeni formalar büyük ihtimalle fake.Ben Ömer Temelli'ye sorduğumdan daha belli değil demişti.Daha Türkiye Kupasını almadan Türkiye logosu koymazlar.Eğer bu detayları önemsemez isek ilk forma doğru olabilir.2.forma ise Real Madrid'in 13/14 Turuncu formasının editlenmiş halidir.
    Edit ilk formada bunun editlenmişi http://cs309528.vk.me/v309528664/64c0/jOTPV1f63dI.jpg

    YanıtlaSil
  12. Son tasarım fikri aklımdaydı :D

    YanıtlaSil
  13. İzninle 2013-2014 forma sızıntılarını blogumda kaynak göstererek yayınlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabiki ama onlar fake, kesinleşti formalar
      Çubuklu
      Düz Beyaz
      Lacivert

      Sil
  14. yani 3 mu 4 mu tartismalari da bitti diyebilir miyiz kesin olarak 3 forma mi cikiyor seneye de

    YanıtlaSil
  15. ustad cok iyi forma cizimi yapiyorusun aldigin duyumlara dayanarak tahmini olarak uc formayi da cizebilirmisin

    YanıtlaSil
  16. Peki bu sezon formaları adidas mı üretecek nike mı?

    YanıtlaSil
  17. Premier league takimlarinin adidas kalibini kullanarak duz renk olan (southampton, stoke city gibi) beyaz agirlikli detaylari sadece lacivert olan bi forma yapip twitterda paylasirmisin (parma macinda giyilen forma gibi olmasini umuyorum)

    YanıtlaSil
  18. Tebrikler tam da beni en etkileyen konu olan forma tasarımı üzerine bir blog kurmuşsunuz. Sanırım antudaki forma tasarımı yapan arkadaş sizsiniz. Yazdiklarniza bir ekleme yapayım, dizaynda sadece renk ve şekil değil ayrıca yaka tarzı ve kol bolluğu veya darlığı da çok önemli. Antuda bazı örnekler var özellikle çubuklu forma ile ilgili, çok güzeller. Bu konuda firma problem cikariyor ise sadece taraftar forması adı altında ve taraftara oylama usulü seçilecek formalar üretilebilir ve reklamsiz formalar tabi ki.

    YanıtlaSil
  19. abi neden nike ile anlaşmadılar yaw?Zaten en sevmediğim konu logomuzun şampiyon olduğumuz ya da Türkiye kupasını aldığımız için göğsümüzün solunda değil,sağında yer alması.Hep söylüyorum.Türk bayrağı formanın ortasında yer almalıdır ve logosu da yuvarlak değil Juventus,Milan gibi italyan kulüplerininn yaptığı gibi bir şekilde formanın ortasına yer almalıdır ki Logoya yer açılsın.

    YanıtlaSil